17 Mart 2012 Cumartesi
5 Mart 2012 Pazartesi
Oradayken
Bembeyaz bir oda yukarı baktım meme şeklinde lambalar . Başımda babam uyur uyanık bazen dışarı bakarak konuştu benle. Daha iyi misin kızım? sonra başkaları da geldi genç insanlar yaşlılar. Hepsi gelip sırayla hiç tanımadıkları bana bir şeyler söyleyip gittiler. Telefonum çaldı açmadım. Açsaydım ne diyecektim: hımm şu an tam 4 tane meme bana doğru bakıyor ben de onlara bakıyorum görüş alanım kısıtlı şimdi konuşamıyacağım kapatıyorum. Sanırım böyle derdim .Yok yok böle demezdim sıkkın bıkkın efendim der sonra arayacağım der kapatırdım. Bir süre yanlız kaldım, taa ki küçük arkadaşım ve annesi gelene kadar.Annesi de bir şeyler söyledi bana herkes gibi gitti. Kafamı diğer yana çevirdim perdeyi araladım artık görecek başka şeyler de vardı. Kavak ağaçlarının ardında mor kırmızı bir gün gidiyordu. Öylece baktım, uyur gibi oldum derken diğer yanıma baktım küçük arkadaşımın canı sıkılıyordu belli ki. Eh tabi benim de . Çizgi filmlerden bahsettik kitaplardan. Sev onları dedim ufkun açılsın biz küçük bir kasabada büyürken dünyada neler oluyor bil. Bundan yıllar sonra büyük şehirlerde yetişmiş insanlarla aynı dili konuştuğunu fark ettiğinde ne demek istediğimi anlayacaksın dedim. İkimiz de heyecanlandık. Sonra o gitti tabi annesi de. Babam sordu arada iyi misin?
İyice sıkıldım babama söyledim baba memeye benziyor bu lambalar diye güldü. O sandalye tepesinde uyuklarken ben bana damardan verdikleri suyun şiddetini arttırdım ve gitmeye daha da yaklaştım. Ben damlaları sayarken sonunda bitti. Bitmeye yakın yaşlı bir amca geldi beni görmedi bile. Nefes alamıyordu. Ben gördüm ama onu, dua ettim ona ama yine de yakın zamanda ölecek gibiydi. Ben gayet zinde bir biçimde ayrılırken aklım onda kaldı...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)