Karanlığa yakındı içeri
girdiğimde. İlk yapılan gökdelenlerdendi sanırım. Tavanlarıyla
yer arasındaki mesafe oldukça azdı. Üçer beşer koşturarak
çıktığım merdivenleri. Daha da karardı asma katlar ben
çıktıkça.
Oldukça karanlıktı en üst kata
vardığımda. Sadece aşağı yukarı aynı yükseklikte bulunan
binaların uyarı ışıkları ve etrafta arada bir göz kırpan neon
ışıkları vardı. Kabinlerin içine kapanmış herkes yabancıydı.
Hatta duyarsız ve mutsuz görünüyorlardı. Kafalarını şöyle
bir çevirip tekrar önlerine baktılar. Sanki sadece bendim mutlu
olan. Dans ettim, şarkı söyledim avaz avaz... Her şeyi geride
bırakmıştım o ilk girdiğim katta. Ve zerre kadar acaba
demiyordum. Sadece o anı yaşayıp hep öyle olabileceğini
düşündüm..
Işıkların göz kırptığını
gördüğüm büyük cam kapıdan dışarı çıktım. Kocaman bir
teras. Evet bu bana bi kahve içeriz vaadi verilen terastı. Sigara
da içebilecektim ama bunları yapmadan önce aşağı bakmak
istedim. Acaba sorum sadece buna dairdi acaba ne kadar yüksekteyim?
Geldiğim yoldan geri dönmenin imkanı yoktu o yüzden bi gün inmek
istersem, yangın merdiveninden inmek zorundaydım. Ama o merdiven
şimdiki yangın merdivenleri gibi değil, dümdüz bir merdivendi.
Aşağı baktım evet neredeyse bir uçağın penceresinden gördüğüm
manzarayı gördüm.Sadece daha aydınlıktı neonlar ve çizilmiş
gibi hareketli hareketsiz ledler vardı yerlerde. Bakmamla çekilmem
arasında 3-4 saniye vardı belki ama o koca şehri yutabilecek
kadar güveniyordum kendime. O anda kalacak ve geriye hiç
bakmayacaktım. Evet orada kaldım.
Üzerimdeki annemin diktiği etekli
ceketli kıyafet ve ender zamanlarda giydiğim siyah topuklu
ayakkabılarla yere yığıldım. O sırada orda olduğunu sonradan
farkettiğim eli tuttum, bir yandan da demir gibi buz tutmuş derler
ya hani o demiri ''ben ben inemiycem''.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi
çarpıyordu, kan ter içinde kalmak neymiş anladım. O an düşündüm
ya son anda fark ettiğim o el ya yanımda kalmazsa.
Kahverengi battaniyem beni boğacakmış
az daha uyandım. Kulağımda çocukken dinlediğim bir
şarkı...
''Rüyamda sevgiyi buldum, saf insanı buldum..Yüce ışığın
yüzünü gördüm sımsıcak sapsarı..Duygular,dokunmalar hesapsız
nasıl olmalıysa öyle..Mutluluk kucak açmış zararsız nasıl
olmalıysa öyle... Orda gördüm güzelliği dönemem... Uyandığımda yer gök siyah, duvarlar kan,
ruhumda ağır bir günah vahşet dolu yüzler...''
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder