4 Mart 2013 Pazartesi

Yüce Işık Neon



Karanlığa yakındı içeri girdiğimde. İlk yapılan gökdelenlerdendi sanırım. Tavanlarıyla yer arasındaki mesafe oldukça azdı. Üçer beşer koşturarak çıktığım merdivenleri. Daha da karardı asma katlar ben çıktıkça.
Oldukça karanlıktı en üst kata vardığımda. Sadece aşağı yukarı aynı yükseklikte bulunan binaların uyarı ışıkları ve etrafta arada bir göz kırpan neon ışıkları vardı. Kabinlerin içine kapanmış herkes yabancıydı. Hatta duyarsız ve mutsuz görünüyorlardı. Kafalarını şöyle bir çevirip tekrar önlerine baktılar. Sanki sadece bendim mutlu olan. Dans ettim, şarkı söyledim avaz avaz... Her şeyi geride bırakmıştım o ilk girdiğim katta. Ve zerre kadar acaba demiyordum. Sadece o anı yaşayıp hep öyle olabileceğini düşündüm..
Işıkların göz kırptığını gördüğüm büyük cam kapıdan dışarı çıktım. Kocaman bir teras. Evet bu bana bi kahve içeriz vaadi verilen terastı. Sigara da içebilecektim ama bunları yapmadan önce aşağı bakmak istedim. Acaba sorum sadece buna dairdi acaba ne kadar yüksekteyim? Geldiğim yoldan geri dönmenin imkanı yoktu o yüzden bi gün inmek istersem, yangın merdiveninden inmek zorundaydım. Ama o merdiven şimdiki yangın merdivenleri gibi değil, dümdüz bir merdivendi. Aşağı baktım evet neredeyse bir uçağın penceresinden gördüğüm manzarayı gördüm.Sadece daha aydınlıktı neonlar ve çizilmiş gibi hareketli hareketsiz ledler vardı yerlerde. Bakmamla çekilmem arasında 3-4 saniye vardı belki ama o koca şehri yutabilecek kadar güveniyordum kendime. O anda kalacak ve geriye hiç bakmayacaktım. Evet orada kaldım.
Üzerimdeki annemin diktiği etekli ceketli kıyafet ve ender zamanlarda giydiğim siyah topuklu ayakkabılarla yere yığıldım. O sırada orda olduğunu sonradan farkettiğim eli tuttum, bir yandan da demir gibi buz tutmuş derler ya hani o demiri ''ben ben inemiycem''.
Kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu, kan ter içinde kalmak neymiş anladım. O an düşündüm ya son anda fark ettiğim o el ya yanımda kalmazsa.
Kahverengi battaniyem beni boğacakmış az daha uyandım. Kulağımda çocukken dinlediğim bir şarkı...
''Rüyamda sevgiyi buldum, saf insanı buldum..Yüce ışığın yüzünü gördüm sımsıcak sapsarı..Duygular,dokunmalar hesapsız nasıl olmalıysa öyle..Mutluluk kucak açmış zararsız nasıl olmalıysa öyle... Orda gördüm güzelliği dönemem... Uyandığımda yer gök siyah, duvarlar kan, ruhumda ağır bir günah vahşet dolu yüzler...''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder