Urba
sözcüğünü ilk kez Hiroşima’nın Çiçekleri kitabında okumuştum hani çocukla
annenin resmini de yapmıştım .Yaralı yüzü olan bir çocuk annesinin kucağında
,gözümde canlandırdığım urba kadının üzerinde ,kalem tokası ,birbirlerini
sarlmışlar gözyaşları var Hiroşima’ya ağlıyorlar ..Ortaokula gidiyordum kitabı
okuduğumda ve farkettim ki hala hayalimdekinden farklı bir form yok zihnimde
urbaya dair ,bakmalıyım dedim hemen arama motoruna yazdım Buenos Aires futbol
takımıyla ilgili bişiyler çıktı onu geçtim giysiyle ilgili doğru dürüst birşey
yoktu. Acaba özelliği olmayan bişiydir de sadece giysi anlamına mı geliyordu.
Birilerine sormak en iyisi diye düşündüm.Madem urbayı tam olarak anlatamadım
kendi içimde hayal kırıklığı yaşadım o zaman hepimizin hayatının vazgeçilmezi
olan bildiğimiz giysilerden bahsedelim üşümemek için, ayıp olmasın biraz örtmek
lazım mantığıyla ya da karşındakini etkilemek için belki sadece estetik
kaygısından giyiniyoruz.Ancak genel görüş şudur ki beğenilmek için .Sadece
beğendirmek için değil kendimizin de beğenmesi için.O ayna karşısına geçip ayyy
çok güzel sözleri ağzımızda çıksın diye sevinelim kendimzi kandıralım diye işte
bi şekilde giyiniyoruz hepimiz.B u sözlerin devamında aklıma gelen şudur ki ‘ne
insanlar gördüm.....bence devamını yazmama gerek kalmadı.(yazarın notu:miğdem
bulandı)
Kendi
kendime yazarak oyalandığım bu günlerde beni bu konuda destekleyen en sevgili
dostum Didem aradı az önce geliyomuş yazıyorum deyince ben vay be dedi o da.
Takma adı
gibi bişiyle seslenmem ben ona canımmm derim o yüzden yazdım ismini öylece...
Her gün beni
cesaretlendiriyo hayaller kuruyoruz birlikte yarı çalışan insanlar olduğumuz
için boş vaktimiz de çok oluyo bu zamanları olabildiğince verimli hale
getirmeye çalışıyoruz bol sohbet filmler projeler kimisi tamamen hayal kimisi
tembellikten vazgeçildikten sonra yapılacak şeyler ve ben onla ayrılırken
bulutlar üstünde bir insan oluyorum sonra mı ? temizlik yemek vb işlere girişince
kişilik karmaşası yaşıyorum işte böyle yazarken de bi telefonuyla başarabildiği
gibi o zamanlarda da zihnimi karmakarışık edebiliyo sevgili dostum ...
Giysilere
dönelim en iyisi; geçen gün bir televizyon filmi izledim hani yemek yerken de
izleyebileceğiniz cinsten bir Amerikan film İsmi de bir alışverişkoliğin
günlüğü gibi bişiydi.nKadın çılgınca alışveriş yapıyo ,bunun için terapiye
gidiyo meğer terapist de alışverişkolikmiş. Karmaşık günlük rutin içinden bi
sürü olay en sonunda bizim kız yüzleşiyo herşeyle ve tüm giysileri ayakkabıları
açık arttırmada satıp kredi kartı borçlarını ödüyo mutlu son...Bu film mutlu
sonla bitti ancak eminim hepimizin var böyle dertleri sonlanmamış ve hiç
sonlanmayacak olan ..O kadar saçma gelirdi ki vitrinlere bakmak alışveriş
merkezlerinde gezinmek dergi karıştırmak internette bunun için gezinmek
gerçekten esefle kınıyorum denir ya öyleydim ancak benimki de mutsuz son oldu
ben de artık kapitalizm manyaklarından biri oldum alamasam da bakıyorum
özeniyorum keşke dediğim bile oluyo sonra durup duruken şöle bişiyim olsa diye
düşünüyorum kendimle çelişiyorum sürekli bu ben değilim kendine gel deyip
duruyorum.
Analizime
gelince İstanbul’da yaşıyor olmak her konuda olduğu gibi bu konuda da bakışını
genişletiyo insanın ben Ankara’dayken alışveriş merkezlerine gitmezdim mesela
çocukluğumun geçtiği yerde de çarşıda 5 tane falan mağaza vardı ne alınırsa
ordan alınırdı görüp görebileceğin oydu . İyi şeyler alırdı babam sağolsun..Bir
yandan da çevrendekilere yetişme arzusu sanırım bu hıh bi de annem internetten
bişiyler bakmaya o alıştırdı benim gel bakalım birlikte bakalım hayır bişiyler
alcak olsak bakalım ama almıyoruz da tam anlamıyla zaman öldürmekten başka
bişiy değil ... Ben bu durumu en minimal yaşayanlardanım biliyorum ve yine
biliyorum ki bu işin suyunu çıkaran çokça kadın var kısacası alım gücü biraz
artsın bir kadının yapacağı ilk şey gidip üstüne başına bişiyler almak oluyo bu
kadar ortak paydada buluşulabilen bir konu daha yoktur tahmin ediyorum dünyada
allah bizi ve herkesi bizim gazabımızdan korusun...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder